İnsanlar savaşlar ve devrimlerin başarısızlığı ile bunların sonuçları gibi büyük toplumsal travmalar yaşadığında birçok hak ve özgürlüklerini kaybedebilir ve maddi zarar görebilirler. Özellikle de acılarından dolayı hayatlarının anlamını ve değerini kaybetmek gibi psikolojik açıdan çok daha ciddi bir duruma da maruz kalabilirler. Psikologların “Varoluşsal hayal kırıklığı” dediği şey budur. Toplumsal tramvalarda hayatın anlamını kaybetmesi her ne kadar kesin bir sonuç olmasa da, insanın psikolojik dengesini kaybettirecek kadar ağır travma durumlarında olasılığı çok yüksektir.
Bu çalışma; “Varoluşsal hayal kırıklığı”nı ve bu durumun toplumsl travmalar veya acılar sonucu ortaya çıkmasını ve bu durumla ilgili konuları ele almaya çalışmaktadır. Ayrıca özellikle de kişinin kendine düşman olduğu “anlam” denilen şeyin kaybedilmesi sonucu ortaya çıkan “Varoluşsal bunalım”daki varoluşsal hayal kırıklığının farklı tezahürlerini de araştırmaktadır. Bununla birlikte başarısızlıkla sonuçlanan Arap Baharı devrimlerinin ardından yaygınlaşan piskolojik olgulara odaklanarak Arap gençliğindeki anlam kaybının tezahürlerine değinmektedir. Örneğin Arap gençliğinin kendi içinde ve kendine yabancılaşması, kendini bir yere ait hissedememesi, davranışlarının düşüncelerine aykırı, hatta zıt olması ve sosyal entegrasyonda zayıf kalması gibi belirtiler ele alınmıştır. Bunlara ek olarak bazı gençlerin ateizme yönelmesi veya intihar benzeri diğer sosyal anormalliklerle yönelerek acılarından kaçması gibi bir çok anlam kaybı tezahürlerine değinilmiştir.
Bu kapsamda çalışma “yabancılaşma, intihar, ateizm” kavramlarını ve Arap Dünyasındaki bağlamlarını piskolojik açıdan irdeleyip bu olguların Arap Baharı devrimlerinin neden olduğu toplumsal travmalardan kaynaklanan varoluşsal bulanım veya depresyon ile ilişkilerini açıklamaya çalışmaktadır.
Yorum Yap